Boşanma sürecinde ortaya çıkan sorunlardan bir tanesi de düğünde takılan altınların kime ait olduğu konusudur. Türk Hukukunda ziynet eşyaları bakımından Türk Medeni Kanunu’nda açıkça bir düzenleme bulunmadığından Yargıtay’ın yerleşik içtihatları doğrultusunda ziynet eşyası anlaşmazlığı çözüme kavuşturulmaktadır.
Düğün sırasında takılan ziynet eşyaları, kim tarafından, kime takılırsa takılsın, kadına bağışlanmış sayılmakta ve artık kadının kişisel malı olarak kabul edilmekte idi. Ancak Yargıtay içtihat değişikliğine giderek Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2023/5704 E. 2024/2402 K. sayılı kararında, takılan ziynet eşyasının kime takıldıysa ona ait olduğu yönünde bir yaklaşım benimsenmiştir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin ilkesel nitelikteki yeni görüşüne göre;
1- Taraflar arasında ziynet eşyalarının paylaşımı konusunda anlaşma mevcut ise paylaşım bu anlaşmaya göre gerçekleştirilir.
2- Taraflar arasında ziynet eşyalarının paylaşımı konusunda anlaşma bulunmadığı takdirde yerel örf ve adetin varlığı iddia ve ispat edilirse bu kurala göre paylaşım gerçekleştirilir.
3- Taraflar arasında anlaşma mevcut olmaması ve yerel örf ve adetin varlığı iddia ve ispat edilmemesi halinde erkeğe ve kadına takılan ziynet eşyaları kural olarak kendilerine aittir. Takılar içinde karşı cinse özgü (kadına ya da erkeğe özgü) bir şey varsa o cinse verilmiş sayılır. Takı sandığı/torbasına konulan ekonomik değer taşıyan şeyin aidiyeti konusunda; konulan şey kadına ya da erkeğe özgü bir şey ise o cinse verilmiş sayılır, o şeyin her iki cinse özgü olduğu belirlenmişse ortak kabul edilmelidir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin yeni görüşünden özetle; tarafların iddia ve savunmaları dikkate alınarak kural olarak kadına takılan ziynetler kadının, erkeğe takılan ziynetlerin ise erkeğin olduğu kabul edilmiştir.