✅Kural olarak mahkeme huzurunda tanıklık yapacağını beyan eden uyuşmazlığın tarafı olmayan herkes tanıklık yapabilir. Dolayısıyla yakın akrabalar da tanıklık yapabilir. Ancak önemli olan yakın akrabanın tanıklığının Mahkemece itibar edilip edilmeyeceğidir.
✍🏻Bu konuda, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2019/7466 E. ve 2019/11948 K. sayılı kararında boşanma davasında davacının annesi olan tanığın beyanlarının hükme esas alınması gerektiği yönünde karar verilmiştir.
⚖️ Bahse konu kararda aynen;
“… Dinlenen davacı kadın tanıklarından Şerife beyanında, damadının gelerek evde kavga çıkardığını, polise girmekle tehdit ettiğini, altınların olduğu gibi damadına teslim edildiğini ve damadının altınları alarak evden gittiğini belirtmiştir. Tanık beyanları ile davacı kadın, ziynet eşyalarının erkek tarafından elinden alındığını ispat etmiştir. O halde mahkemece tanık beyanları ve bilirkişi raporu doğrultusunda tespit edilen ziynetler yönünden davanın kabulü gerekirken yazılı şekilde reddi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir…” şeklinde hüküm tesis edilmiştir.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi  2019/7466 E.  ,  2019/11948 K.

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVACI-DAVALI : …
DAVALI-DAVACI : …
DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma – Ziynet Alacağı

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı kadın tarafından; tazminat miktarları ile ziynet alacağı talebinin reddi yönünden, davalı-karşı davacı erkek tarafından ise; boşanma davaları ve fer’ileri ile vekalet ücreti yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Dosyadaki yazılara, bozmaya uygun işlem ve araştırma yapılmış olmasına, delillerin takdirinde bir yanlışlık bulunmamasına göre, tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2-Mahkemece verilen ilk hükümde ortak çocuk Elif yararına aylık 200 TL iştirak nafakasına hükmedilmiş, nafakalar yönünden verilen ilk hüküm kadın tarafından temyiz edilmemiştir. Bozma sonrası verilen ikinci kararda ise ortak çocuk Elif yararına aylık 400 TL iştirak nafakasına hükmedilmiştir. İlk hüküm nafaka yönünden kadın tarafından temyiz edilmemiş, bu miktar yönünden erkek yararına usuli kazanılmış hak oluşmuştur. Mahkemece bu yön gözetilmeden ortak çocuk Elif lehine aylık 400 TL. iştirak nafakasına hükmedilerek nafakanın miktarının arttırılması doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir.
3-Mahkemece erkek tarafından açılan boşanma davasının reddine ilişkin 23.02.2016 tarihli kararıyla davacı-karşı davalı kadın lehine vekalet ücreti takdir edilmemiş ve kadın tarafından bu hususun temyiz konusu yapılmadığı ve bu durumda vekalet ücreti yönünden reddedilen dava için erkek lehine usuli kazanılmış hak oluştunnuştur. Mahkemece bu yön gözetilmeden bozma sonrası verilen 05.09.2019 tarihli kararda kadın lehine erkeğin reddedilen boşanma davası yönünden vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir.
4-Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davacı-karşı davalı kadın yararına takdir edilen maddi tazminat azdır. Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanunu’nun 50. ve 51. maddesi hükmü dikkate alınarak daha uygun miktarda maddi tazminat (TMK m. 174/1) takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden hüküm tesisi doğru bulunmamış, bozmayı gerektirmiştir.
5-Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür (TMK m. 6). Davacı kadın dava dilekçesiyle; erkek tarafından kadının baba evine gelinerek kadına ait ziynet eşyalarının tümünün eksiksiz alıncaya kadar bağırıp çağırdığını, baskı ve tehditte bulunduğunu, davalı erkeğin öfkesinden korktuğu için düğünde takılan tüm ziynet eşyalarını davalıya teslim etmek zorunda kaldığını belirterek bu ziynetlerin aynen iadesi, olmadığı takdirde bedelinin ödenmesini talep etmiştir. Davalı erkek ise cevap dilekçesinde ziynet eşyalarını davacı kadının giderken yanında götürdüğünü, beyan etmiştir. Mahkemece ziynet alacağı davasının reddine hükmedilmiştir. Dinlenen davacı kadın tanıklarından Şerife beyanında, damadının gelerek evde kavga çıkardığını, polise girmekle tehdit ettiğini, altınların olduğu gibi damadına teslim edildiğini ve damadının altınları alarak evden gittiğini belirtmiştir. Tanık beyanları ile davacı kadın, ziynet eşyalarının erkek tarafından elinden alındığını ispat etmiştir. O halde mahkemece tanık beyanları ve bilirkişi raporu doğrultusunda tespit edilen ziynetler yönünden davanın kabulü gerekirken yazılı şekilde reddi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2,. 3, .4. ve 5. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerin yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatıranlara geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 03.12.2019 (Salı)